Türkiye Sigorta Birliği Başkanı Uğur Gülen, sektörümüzün küresel gelişmelerine ışık tutan görüşmeler ve değerlendirmelere dair notları kaleme aldı.

Gülen’inReasürans Dünyasında Yumuşayan Piyasa Güçlenen Beklentiler” başlığı altında yayınlanan notları şöyle:

Sigorta ve reasürans dünyasının en önemli buluşmalarından biri olan Monte Carlo Randevularının 68’incisi, Avrupa’nın en küçük ülkelerinden biri olan Monaco’nun Monte Carlo şehrinde gerçekleşti.

Monte Carlo Reasürans Buluşmaları, sigorta ve reasürans dünyasının en canlı buluşma noktalarından biri. Her yıl Eylül ayında Monaco’nun dar sokakları ve lüks otelleri, dünyanın dört bir yanından gelen binlerce sektör profesyoneliyle dolar. Burada resmi bir kongre havası yok; asıl hareket, otel lobilerinde, kafelerde ve koridorlarda gerçekleşen yüz yüze görüşmelerde yaşanır. Bir yanda CEO’lar ve reasürans devleri yeni dönem fiyatlamalarını konuşurken, diğer yanda brokerler masadan masaya geçerek yıl sonu yenilemeleri için temaslarda bulunur. Akşamları düzenlenen resepsiyonlar, gündüz yapılan yoğun görüşmelerin daha samimi bir devamı gibidir. Monte Carlo, sadece bir takvim etkinliği değil; sektörün nabzının atıldığı, ilişkilerin güçlendiği ve yeni stratejilerin şekillendiği bir buluşma noktasıdır.

Son 5-6 yıldır düzenli olarak katıldığım bu toplantılar, yalnızca yıl sonu yenilemeleri ve yeni dönem politikalarının şekillenmesinde kritik bir kilometre taşı olmakla kalmıyor; aynı zamanda dünyanın önde gelen reasürörleri, reasürans brokerleri, sigorta şirketleri, MGA’ler ve sektöre hizmet eden çok sayıda kurumun bir araya geldiği küresel bir buluşma noktası niteliği taşıyor. Monte Carlo’nun bir diğer özelliği ise iş görüşmelerine eşlik eden, brokerlerin ve reasürörlerin düzenlediği davetlerle renklenen sosyal atmosferidir.

Reasürans Piyasasında Dalgalı Dönemden Yumuşamaya

Pandemi sonrası artan enflasyon, faiz politikalarının sıkılaştırılması ve iklim değişikliğinin neden olduğu afetler, dünya reasürans piyasasında ciddi etkiler yarattı. Bu dönemde sigorta ve reasüransa olan talep artarken, arz aynı hızda büyümedi. Bunun sonucu olarak fiyatlar yükseldi ve risk yazma disiplininin sıkılaştığı bir dönem yaşandı. 2023 yılı sonunda fiyatlar son 10 yılın en yüksek seviyelerine çıkarken, 2024 yılıyla birlikte istikrar sağlandı. Bugün ise 2025 ve sonrasında daha yumuşak (soft), fiyatların düştüğü ve şartların genişlediği bir pazara doğru ilerlediğimizi gözlemliyoruz.

Monte Carlo Randevularında yaptığım görüşmelerde, 2024’ten bu yana görülen yumuşamanın devam edeceği, reasürans sermayesi arzının ise teminat talebinden daha hızlı bir şekilde arttığı teyit edildi. Bu bağlamda 2026 yenilemelerinde piyasanın ne kadar ve ne hızla yumuşayacağı, elbette yılın geri kalanında yaşanacak felaketler ve ekonomik risklere bağlı olacaktır.

Reasürans sektörünün bileşik rasyosunun ise 2013 seviyelerinin altına düştüğünü ve özellikle 2021’den itibaren bileşik rasyolarda %10’nun üzerinde iyileştiğini görebiliyoruz.

2023’den 2024’de yedek akçelerden sermayelerin nasıl güçlendiğini aşağıda görebilirsiniz.

Türkiye Sigorta Sektörüne Yansıması

Bu gelişmeler, Türkiye Sigorta sektörü için oldukça olumlu bir tablo ortaya koyuyor. Zira Türkiye, önemli bir reasürans sermayesi kullanıcısı. Özellikle ülkemizin en kritik afet riski olan depreme karşı bilançoların korunması ve risklerin global piyasalara transferi açısından, 2025 yılı sonu yenilemelerinde geçen yıla göre maliyetlerde bir düşüş beklemek oldukça olası.

Dünyanın en büyük reasürörleriyle yaptığım görüşmelerde de bu tablo teyit edildi. Reasürans sektörünün, Los Angeles’ta yaşanan büyük orman yangınları gibi kayıplara rağmen güçlü direnç gösterdiği ve aynı disiplinin 2025 yenilemelerinde de sürdürüleceği öngörülüyor.

Görüşmelerde hoşuma giden bir alıntıyı da paylaşmak isterim: “Dinamik ve rekabetçi bir piyasa, ancak yine de makul ölçüde disiplinli.”

Reasüransın Finansal Sağlığı: Sermaye, Karlılık ve Dayanıklılık

Bu olumlu havanın finansallara nasıl yansıdığını görmek adına Galleger Re’nin 2024 Reinsurance Market Raporu’ndan bazı verileri paylaşmak isterim:

  • Sermaye Karlılığı: 2022’de %6,8 seviyesinde olan sermaye karlılığı, 2024’te %18-19 bandına yükseldi.
  • Sermaye Büyüklüğü: 2024 sonunda reasürans sermayesi 770 milyar USD’ye ulaşarak son 10 yılın en yüksek seviyesine çıktı.
  • Bileşik Rasyo: 2013 seviyelerinin altına gerileyen bileşik rasyolarda, 2021’den itibaren %10’un üzerinde bir iyileşme yaşandı.

Tüm bu gelişmeler, fiyatların düşeceği, şartların gevşeyeceği ve enflasyon ile faizlerin düştüğü bir ortamda aynı teknik geliri elde etmek için reasürörlerin daha çok risk alacağını gösteriyor. Bu tablo, sigorta şirketlerinin reasürans gereksinimlerini optimize edebilmeleri için son derece elverişli bir ortam sunuyor.

Geleceğe Yönelik Üç Başarı Faktörü

Reasürans sektörü giderek alıcı piyasası haline geliyor. Bu süreçte başarı için üç temel faktör ön plana çıkıyor:

  1. Müşteri Odaklılık: Reasürörlerin, değer yaratmak için müşterilerinin kaderini paylaşması ve tüm sınıflarda orantılı paylarla hareket etmesi büyük önem taşıyor.
  2. Üstün Risk Anlayışı ve Teknoloji Kullanımı: Derin teknoloji ve yapay zekâ dönüşümü sektörde henüz tam olarak benimsenmiş değil. Ancak yüksek kaliteli veri ve hızlı işlem kapasitesi, çevik sermaye dağıtımı ve yeni fırsatların değerlendirilmesi açısından hayati bir avantaj sunuyor.
  3. Birleşme ve Satın Almalar: Organik büyümenin yanında inorganik büyüme, sektörün stratejik öncelikleri arasında yer alıyor. Önümüzdeki dönemde birleşme ve satın alma faaliyetlerinin artması bekleniyor.

Kısa Döngüler, Yüksek Fırsatlar

Sonuç olarak, reasürörler disiplinli fiyatlama ve risk seçimini sürdürürken, kârlılıklarını koruyarak büyümeye odaklanıyor. Sigorta şirketleri artan iklim, siber ve jeopolitik risklere rağmen müşterilere daha uygun fiyatlarla teminat sunma çabasında. Brokerler ise her iki tarafın menfaatlerini optimize edecek çözümler üretmeye çalışıyor.

Ancak şunu unutmamak gerekir: Artık dünyada riskler çok hızlı çeşitleniyor. Ticaret savaşları, kara savaşları, kültür çatışmaları, yapay zekâ ve yeni teknolojilerin getirdiği fırsatlar ve riskler, aşırı hava olayları, tedarik zinciri kırılganlıkları…

Tüm bunlar bize şunu gösteriyor:

Sigortacılık döngüleri eskisi gibi 6-7 yıllık değil, artık 2-3 yıllık periyotlarla yaşanacak.

Bu yeni dönemde, Türkiye sigorta sektörü için ise doğru strateji; müşteri odaklılık, teknoloji yatırımı ve küresel iş birlikleriyle geleceğe hazırlanmak olacaktır.