Oksay’ın “Sigorta Sektöründe Yapay Zekâ Kullanımı; Avantajlar, Riskler, Denge” başlıklı makalesi şöyle:

Son dönemde gerek sigorta sektöründe gerekse diğer sektörlerde iklim değişikliğinin iş yapış şekillerinde meydana getirdiği değişiklikler, doğal afetler, sürdürülebilirlik ve ESG gibi başlıklar kadar tartışılan konulardan bir tanesi de yapay zekâ. Yapay zekâ, sadece teknoloji dünyasında değil, finansal sistemin aktörlerinde ve özellikle finansal sistemin en önemli aktörlerinden birisi olan sigorta sektöründe de dönüşümü tetikleyen bir etkiye sahiptir. Sigorta şirketleri artık sadece risk üstlenip bu riski ulusal ve uluslararası piyasalarla paylaşan kurumlar değil; veriyle düşünen, davranışları analiz eden ve hatta hasarı öngörmeye ve azaltmaya çalışan algoritmik sistemlerle çalışan kurumlara dönüşmektedir.

Bu dönüşüm, kuşkusuz önemli fırsatlar sunmakta, aynı zamanda yeni düzenleme ihtiyaçları, etik tartışmalar ve operasyonel riskleri de bünyesinde barındırmaktadır. Bu yazıda yapay zekanın sigorta sektörüne getirdiği değişim fırsatlarını ve bununla birlikte tehditleri ele almaya, ayrıca dikkat edilmesi gereken konulara ilişkin değerlendirmelerimi paylaşmaya çalışacağım.

1. Yapay Zekânın Sigorta Sektörüne Sağladığı Fırsatlar

Yapay zekâ, giderek sigorta sektörünün geleneksel iş yapış şekillerini yeniden belirlemektedir. Gelişmiş veri analitiği, süreç otomasyonu ve kişiselleştirilmiş hizmetler, şirketlere yalnızca verimlilik artışı değil, aynı zamanda rekabet avantajı da sağlamaktadır. Yapay zekanın sunduğu bu fırsatlar sayesinde sigorta ürünleri; daha erişilebilir, daha doğru fiyatlanmış ve daha hızlı hizmet sunabilen bir yapıya dönüşmektedir. Aşağıda özetlemeye çalıştığım bazı başlıklarda ise bu etki daha da öne çıkıyor.

a. Kişiselleştirilmiş Risk Fiyatlaması

Yapay zekâ, klasik prim hesaplama yöntemlerinden farklı olarak, bireylerin davranışsal ve çevresel verilerine dayalı fiyatlama yapmayı mümkün kılmaktadır.

Örneğin oto sigortalarında bir süredir kullanılan telematik cihazlarından elde edilen sürüş alışkanlıkları verileri poliçe koşullarını etkilemekte, farklı ürünlerin sunulmasına imkân sağlamaktadır.

Sağlık sigortalarında ise giyilebilir teknolojiler sayesinde elde edilen veriler, egzersiz rutinleri, hatta sosyal medya davranışları, yapay zekâ algoritmalarıyla entegre edilmektedir. Bu adımlar sağlık sigortalarının sadece hastalık oluştuktan sonra tedavi harcamalarını finanse eden bir yapıdan koruyucu sağlık hizmetlerine de destek sağlayarak sağlık harcamalarının kontrol edilebilir seviyelere çekilmesinde önemli bir rol oynayacaktır.

Diğer taraftan Deloitte tarafından yayımlanan bir çalışmada bu yaklaşımları destekleyecek şekilde, ileri düzey yapay zekâ çözümlerinin underwriting süreçlerinde başarı oranını artırdığı ve riskin daha doğru fiyatlanmasının sağlandığı ifade edilmektedir.

b. Sigorta Suiistimali ile Mücadelede yapay Zekâ

Sigorta suiistimalleri birçok ülkede vergi kaçakçılığından sonra en yaygın ekonomik suç olarak kabul edilmektedir.

Bununla birlikte, Avrupa Sigorta ve Reasürans Federasyonu (Insurance Europe) verilerine göre sigorta şirketleri yaşanan suiistimallerin sadece yüzde 5 - yüzde 10’luk kısmını saptayabilmektedir.

Yapay zekâ desteği, sigorta suiistimalinin tespiti için anomali tespiti, örüntü tanıma ve geçmiş veri analizi gibi tekniklerle etkin bir rol üstlenmektedir. Gelişmiş modeller, sahte belgeleri veya yapay kimlikleri gerçek zamanlı tespit edebilmekte ve mali kayıpları azaltabilmektedir.

Yapılan bazı çalışmalar göre;

  • McKinsey’e ait analizlerde yapay zekâ destekli sistemler yüzde 30–50 arasında maliyet düşüşü sağlamaktadır.
  • Ayrıca GFT (Gesellschaft für Technologietransfer) tarafından yapılan bir araştırmada, yapay zekâ destekli bir suiistimal araştırma algoritmasının sigorta suiistimali tespit oranını yüzde 30 artırırken, hatalı suiistimal tespitlerini yüzde 7 düşürdüğü sonucuna ulaşmıştır.

c. Operasyonel Verimlilik ve Müşteri Deneyimi

Chatbot’lar, sanal asistanlar ve otomatik hasar yönetimi sistemleri müşteri memnuniyetini artırırken, maliyetleri de düşürmektedir. Aynı zamanda iç süreçlerde otomasyon sayesinde insan hatası minimize edilmektedir. Yapay zekâ destekli hasar yönetim sistemlerinin, işlem süresini %70'e kadar azalttığına ilişkin veriler çeşitli kaynaklarda yayınlanmaktadır. Bu durum şirketlerin maliyetlerinde de önemli azalma etkisi yaratmaktadır.

2. Yapay Zekânın Yol Açabileceği Riskler

Her teknolojik gelişme, beraberinde yeni risk alanlarını da ortaya çıkarmaktadır. Yapay zekâ sistemlerinin sigortacılıkta yaygınlaşması, etik, yasal düzenlemeler ve güvenlik gibi temel konularda ciddi riskleri de gündeme getirmektedir. Bu risklerin göz ardı edilmesi hem müşteri güvenini hem de sektörün uzun vadeli sürdürülebilirliğini riske atma potansiyeli taşımaktadır. Aşağıda yapay zekanın sigorta sektöründe oluşturabileceği başlıca riskler özetlenmektedir.

a. Ayrımcılık Riski

Yapay zekâ tabanlı modellerin bazı müşteri segmentlerini dışlayabileceği endişesi bu alanda yaşanan tartışmalardan bir tanesidir. Örneğin, bireysel veriye erişimi kısıtlı olan veya geçmiş verilerde önyargı barındıran gruplar daha yüksek primlerle karşılaşabilmektedir. Bu durum “dolaylı ayrımcılık (proxy discrimination)” gibi etik sorunları gündeme getirmektedir.

b. Şeffaflık Eksikliği ve Sorumluluk

Yapay zekanın karar alma sürecindeki “kara kutu” niteliği, özellikle makine öğrenmesi ve derin öğrenme gibi tekniklerde, modelin nasıl ve neden belirli bir sonuca ulaştığının insanlar tarafından kolayca anlaşılamaması kararların nasıl alındığının anlaşılmasını zorlaştırmaktadır. Açıklanabilir yapay zekâ (explainable AI) modelleri bu konuda geliştiriliyor olsa da hukuki sorumluluk ve kullanıcı güveni hâlâ gri alanlar olarak kalmaktadır. Ancak bu konuda da AB'nin Yapay Zekâ Yasası (AI Act) gibi düzenlemeler, yüksek riskli yapay zekâ sistemlerine “açıklanabilirlik zorunluluğu” getirmekte ve sorunun aşılması hedeflenmektedir.

c. Yeni Nesil Siber Tehditler

Yapay zekanın kendisi, yeni siber risklerin hedefi olabilmektedir. Yapay zekâ teknolojileri kullanılarak oluşturulan, gerçek gibi görünen ancak aslında gerçek olmayan video, ses veya görseller, yapay kimlik sahtekarlığı gibi yöntemler sigorta sistemlerini manipüle edebilecek kapasitededir. Bu da “yapay zekâ kaynaklı zararlar” için yeni sigorta ürün tasarımlarını zorunlu hale getirmektedir.

3. Nasıl Bir Yol İzlenmeli

Yapay zekanın sigorta sektöründe etkin ve doğru bir şekilde kullanılabilmesi için bazı temel stratejik adımlar ön plana çıkmaktadır. Aşağıda bu adımlar özetlenmektedir.

Yönetim ve Uyum

Yapay zekâ uygulamalarının doğru ve güvenli şekilde yönetilmesi için Bilgi Teknolojileri (CIO), Risk Yönetimi (CRO) ve Uyum (CCO) birimlerinin birlikte çalıştığı bir yapı oluşturulmalıdır.

Ayrımcılığı Önleme

Yapay zekâ kararlarında ayrımcılığa yol açabilecek dolaylı veriler (gölge değişkenler) test edilmeli ve bu tür adaletsizlikler engellenmelidir

İnsan ve Makine İş birliği

Yapay zekâ destekli sistemlerde, son kararın insana ait olduğu modeller tercih edilmeli; böylece hata riski azaltılmalıdır.

Yeni Ürün Geliştirme

Yapay zekâ destekli sistemlerinden kaynaklanan hatalara karşı özel sigorta ürünleri geliştirilmelidir (örneğin, chatbotların yaptığı hatalara karşı güvence sağlayan poliçeler).

Yasal Düzenlemelere Uyum

Avrupa Birliği’nin Yapay Zekâ Yasası (AI Act) gibi uluslararası düzenlemelere uyum süreci yakından takip edilmeli ve gerekli önlemler alınmalıdır.

4. Sonuç

The Business Research Company tarafından yapılan sigorta sektöründe yapay zekâ pazarı büyüme projeksiyonuna göre;

  • Sigorta sektöründe yapay zekâ pazarının 2024'te 7,71 milyar dolardan 2029'da 35,76 milyar dolara çıkması,
  • 2025 yılında pazarın 10,27 milyar dolara ulaşması ve güçlü bir büyüme göstermesi,
  • 2026 yılına kadar tahmini değerin 13 milyar doları aşması ve yükseliş trendinin devam etmesi,
  • Pazarın 2028 yılına kadar 30 milyar doları aşarak zirve tahminine yaklaşması beklenmektedir

Bu tahminlere göre pazarın %36,6'lık bir bileşik yıllık büyüme oranıyla (CAGR) büyümesi öngörülmekte ve bu da hızlı ve istikrarlı bir büyümeye işaret etmektedir. Bu büyüme, küresel sigorta sektöründe yapay zekâ teknolojilerinin giderek daha fazla benimsendiğini ortaya koymaktadır.

Sonuç olarak, yapay zekâ, sigorta sektörübu daha verimli, daha hızlı ve daha etkili hale getirme gücüne sahiptir. Ancak bu gücün etik, teknik ve hukuki sınırlarının doğru çizilmesi gerekmektedir. Türk sigorta sektörü açısından ise bu dönüşüm; yalnızca bir teknoloji yatırımı değil, aynı zamanda kapsayıcı, adil ve sorumlu bir kurumsal dönüşüm süreci anlamına gelmektedir.