Sigorta Gündemi

Türkiye sigorta sektörü daha dirençli ve kapsayıcı bir yapıya kavuşuyor

Türkiye Sigorta Birliği’nin (TSB) yayımladığı Arama Konferansı Sonuç Raporu hakkında açıklamalarda bulunan IBS Sigorta ve Reasürans Brokerliği CEO’su Murat Çiftçi, “Yalnızca sektörümüzün mevcut durumunu değerlendirmekle kalmayıp, aynı zamanda 2030 vizyonuna yönelik stratejik bir yol haritası sunması açısından son derece kıymetli bir rapor.

Arama Konferansı çıktıları sayesinde sektörümüzde daha yüksek sinerji ve işbirliği olanaklarının doğacağını, bu sayede daha dirençli ve kapsayıcı bir sigorta yönetim yapısının kurulacağını öngörüyoruz” dedi.

TSB’nin geçtiğimiz günlerde açıkladığı Arama Konferansı Sonuç Raporu sektör temsilcilerinden büyük ilgi gördü. Raporun sonuçları ile ilgili değerlendirmelerde bulunan IBS Sigorta ve Reasürans Brokerliği CEO’su Murat Çiftçi, “Bu rapor; sektörümüzün mevcut durumunu değerlendirmekle kalmıyor, 2030 vizyonuna yönelik stratejik bir yol haritası sunması açısından da son derece kıymetli bir doküman olarak dikkat çekiyor. Sigortacılık ekosistemindeki tüm paydaşlar için ortak bir yön çiziyor, gelecek odaklı bir anlayışla riskleri, fırsatları ve gelişim alanlarını net biçimde ortaya koyuyor” dedi.

‘Geleceği nasıl inşa etmek gerektiğini net şekilde ortaya koyuyor’


Rapordaki özellikle dijitalleşme, sürdürülebilirlik, veri analitiği ve regülasyon alanlarında ortaya konan stratejik önceliklerin, sektör için önemini vurgulayan Murat Çiftçi, “Rapor, yalnızca bugünü değil, aynı zamanda geleceği nasıl inşa etmek gerektiğini de açık bir şekilde tanımlıyor. IBS olarak bu yol haritasını, kendi organizasyonel planlamamızla örtüştürüyor ve aksiyon planlarımızı bu çerçevede revize ediyoruz. Arama Konferansı çıktıları sayesinde sektörümüzde daha yüksek sinerji ve işbirliği olanaklarının doğacağını, bu sayede daha dirençli ve kapsayıcı bir sigorta yönetim yapısının kurulacağını öngörüyoruz” diye konuştu.

Yapay zeka, iklim değişikliği ve insurtech başı çekiyor

Sektörün önümüzdeki dönemde üzerine eğilmesi gereken üç temel başlık olduğunu belirten Murat Çiftçi, “Bunlar veri odaklılık ve yapay zeka entegrasyonu, iklim riskleri ve sürdürülebilirlik ile insurtech işbirlikleri olarak sıralanıyor. Sektör olarak karar alma süreçlerini daha hızlı ve isabetli hale getirebilmek için veriye dayalı analiz kapasitemizi artırmamız gerekiyor. Diğer taraftan iklim değişikliği kaynaklı felaketlerin artışı nedeniyle risk modelleme sistemlerinin güncellenmesi, yeni ürünler geliştirilmesi ve çevresel sürdürülebilirliğe dayalı poliçeler artık bir tercih değil, zorunluluk. Ayrıca startup ekosistemiyle daha sıkı temas halinde olunmalı. Yenilikçi teknolojilerle birlikte müşteri deneyimi, fiyatlandırma ve hasar yönetimi alanlarında büyük kazanımlar elde edebiliriz” dedi.

2030 yılına kadar sektörü bekleyen riskler

Murat Çiftçi, 2030 yılına kadar sektörü bekleyen risklerle ilgili de şunları söyledi: “2030’a doğru ilerlerken, sigorta ve reasürans sektörünü etkileyen makro risklerin kapsamı genişliyor ve daha karmaşık hale geliyor. Bunların başında Küresel Ekonomik Dalgalar ve Finansal Dengesizlikler geliyor. Artan enflasyon baskısı, faiz oranlarındaki oynaklık ve jeopolitik gerilimler, sigorta sektörü açısından hem yatırım gelirleri üzerinde hem de risk iştahında dalgalanmalara neden oluyor. Bu tür belirsizlikler, sermaye planlaması ve uzun vadeli risk modellemesi açısından daha fazla dikkat gerektiriyor. Önemli risklerin ikinci sırasında İklim Temelli Doğal Afetler yer alıyor. IPCC (Intergovernmental Panel on Climate Change) raporları ve bölgesel veri analizleri, ekstrem hava olaylarının sıklığı ve etkisinin arttığını net biçimde ortaya koyuyor. Türkiye gibi deprem, sel ve orman yangını gibi doğal afet riski yüksek olan ülkelerde bu durum, hem risk primlerini yukarı çekiyor hem de reasürans kapasitesine erişimi daha kritik hale getiriyor. Bu noktada bölgesel farkındalıkla geliştirilecek ürünler, sektörün sürdürülebilir büyümesinin anahtarı olacak. Dijitalleşmeyle gelen yeni nesil tehditler de büyük önem arz ediyor. Siber saldırılar, yapay zekâ kaynaklı güvenlik açıkları, veri manipülasyonu ve dijital dolandırıcılık gibi risk türleri, sadece teknik bir mesele değil; kurumsal sürdürülebilirliğin ve itibarın temel bileşenleri haline geldi. Bu nedenle sigorta çözümlerinin de çok daha entegre ve dinamik olması gerekiyor.”

Hem uluslararası tecrübe hem de yerelleştirilmiş özel çözümler

Son olarak IBS’in çalışmaları hakkında bilgi veren Murat Çiftçi, “IBS olarak bu çok katmanlı risk ortamında müşterilerimize yalnızca poliçe temelli bir hizmet değil, aynı zamanda proaktif risk yönetimi vizyonu sunuyoruz. Bu yaklaşımımızın temel yapı taşlarından biri, dünyanın önde gelen bağımsız brokerlerinden biri olan UIB (United Insurance Brokers) ile olan stratejik iş ortaklığımızdır. UIB’nin global reasürans piyasasındaki konumundan ve derinlemesine uluslararası tecrübesinden aldığımız güç sayesinde; Londra, Singapur ve Dubai gibi finansal merkezlerde doğrudan işlem yapabilme kabiliyetine sahibiz. Bu işbirliği, IBS’nin global piyasalara erişimini güçlendirirken; aynı zamanda yerel ihtiyaçlara göre özelleştirilmiş uluslararası çözümleri hızlıca sunabilmesini sağlıyor. Risk transferinden kapasite yönetimine, büyük kurumsal dosyalardan özel yapılı programlara kadar çok geniş bir yelpazede hareket edebiliyor, müşterilerimize sadece güvence değil, küresel bir sigorta vizyonu sunuyoruz. 2030’a yaklaşırken, sadece risklere karşı hazırlıklı değil; aynı zamanda bu riskleri fırsata dönüştürebilecek kapasitede olmak sektörümüz açısından belirleyici olacak. IBS olarak bu vizyonun parçası olmaktan ve sektöre yön veren çözümler geliştirmekten gurur duyuyoruz” dedi.

{ "vars": { "account": "G-X45VN408D7" }, "triggers": { "trackPageview": { "on": "visible", "request": "pageview" } } }