Hasan Burak Karadeniz / ÖZEL HABER / SİGORTAMNEWS
Yeni kızaktan inmiş 40 milyon dolarlık süper ultra lüks yatın 15 dakikada alabolara olup batması çok yankı uyandırmıştı. Zonguldak’ın Karadeniz Ereğli İlçesi’ndeki bir tersanede 6 ayda imal edilen yat için haber kanalları “6 ayda üretildi 15 dakikada battı” şeklinde başlıklarla okuyucularına duyurdu.
Peki ne olmuştu da o yat sulara gömülmüştü? Ve oluşan hasarı kim ödeyecekti?
SİGORTAMNEWS olarak olayı konunun uzmanlarına sorduk.
Bir uzmanımız, olayı teknik yönden şöyle anlatıyor:
“Burada ilk etapta görünen, teknenin denize indirme hesaplarında bir hata söz konusu. Denize indirilirken, tekneye denge ağırlıkları düzgün ikame edilmemiş. Teknenin ağırlık merkezinin omurgadan (geminin en alt noktasından) yüksekliği arttıkça, teknenin stabilitesi o derece bozulur. Bu durumda da geminin yüzmesini sağlayan suyun kaldırma kuvvetinin uygulandığı noktanın (sephiye merkezi) geminin enine merkez hattını kesen nokta -M olarak ifade edilir- geminin ağırlık merkezinin altında kalır ise tekne devrilir. Geminin yan yatması, deplasman kuvvetinin oluşturacağı doğrultucu momentle dengelenir.”
“Ve tekne stabil olmadığı için en ufak bir dalga, rüzgâr gibi etkenler bile yan yatmasına sebep olmuş gözüküyor” diyen uzmanımız, olayın sigorta boyutunu da şöyle özetliyor:
“Yukarıdakilere ilaveten dizayn hatası da olabilir. Her halükârda- sözleşmelerde farklı bir durum yoksa- tekne henüz teslim de edil ediği için inşaa edilen tersanenin sorumluluğunda. Bu tarz yeni inşaa eden tersanelerin mutlaka ‘yeni inşaa (builder's risk) / sorumluluk sigortası’ vardır ve bu hasarı karşılar.”
Bir diğer uzmanımız Gemi İnşaa Mühendisi Barış Detetaş ise “Yatın batma sebebini, elimde veri olmadan hesapları ve çizimleri kontrol etmeden net bir şekilde söyleyemem. Fakat izlediğim kadarıyla, mühendislik hatası olarak görünüyor. Stabilite ve denize indirme hesapları muhtemelen yapılmamış ya da hatalı yapılmış diyebilirm” şeklinde açıklama yaptı.
“Geminin denize indirilmesi demek sahibine teslim edildi anlamına gelmez” vurgusu yapan Dedetaş, “Gemi denize indikten sonra donatım ve teçhizat gibi inşa işleri denizde de devam eder. Teslim işlemi HAT (harbour acceptence test), yani limandaki testler ve de "sea trail" yani seyir tecrübesinden sonra armatör test sonuçlarını kabul ederse, yani geminin şartnameye uygun olarak yapıldığının teyidinden sonra gerçekleşir. Bu durumda yat hâlâ tersanenin mülkiyetindedir. Tabii burada tersane ve yat sahibi arasındaki anlaşma ve şartnamenin yapısı ve mahiyeti gündeme gelir. Onu da değerlendirmek lazım” diyor.
Olayı sigorta açısından da yorumlayan Dedetaş, “Yani armatör tersaneyi kiralamış, gemiyi kendi kafasına göre belirli bir şartnameye bağlı olmadan yapıyordur. Bu durumda zaten sigorta durumu da pek söz konusu olmayabilir. Zira şartname olmadan sigorta klozlarını belirlemek zor” şeklinde konuşuyor.
Dedetaş, bu olayın sigortacılık açısından önemli bir eksikliği de gün yüzüne çıkardığını şöyle anlattı: “Mühendislerin mali mesuliyet sigortası meselesi çok önemli bir husus. Ülkemizde bu kültürün yerleşik olmamasının sıkıntılarını her alanda yaşıyoruz. Bu olay da bunun çok çarpıcı bir örneği oldu kanısındayım. Buradaki durumu da şöyle açıklayabilirim; Diyelim ki Tersanenin yeni inşa sigortası var ve tüm hükümleri layıkıyla yerine getirmiş ve mühendisin de mali mesuliyet sigortası var. Tersanenin sigortası parayı öder, mühendisin sigortasına rucu eder.”
Bu olay, bir gemi mühendisinin kâbusudur.