SİGORTAMNEWS

Türkiye’de sigorta sektörünün durumu ve sigorta bilinirliği NTV’de Türkiye Sigorta Birliği’nin (TSB) katkılarıyla yayınlanan ve Gazeteci Noyan Doğan’ın sunduğu Bakış Programı’nda masaya yatırıldı. Asrın depremi olarak adlandırdığımız depremler fırtınasının başlangıcı olan Kahramanmaraş’tan canlı olarak yayınlanan programa TSB Başkanı Atilla Benli, TSB Başkan Yardımcıları Taylan Türkölmez ve Uğur Gülen ile birlikte TSB Yönetim Kurulu Üyeleri Ahmet Yaşar ve Cemal Kişmir katıldı.

Deprem bölgesindeki depremzede sigortalılara yapılan tazminat ödemelerinin anlatıldığı programda katılımcılar, sigortacılığın ilkokul birden itibaren ders olarak okutulması gerektiğini söyledi. Katılımcıların dikkat çeken bir diğer ortak görüşü de Türkiye genelinde topyekûn bir sigorta seferberliğinin başlatılması yönündeydi.

SİGORTALILIK ORANI DÜŞÜK

TSB Başkanı Atilla Benli, depremde vefat edenlere başsağlığı ve yarılara da şifa dileyerek başladığı konuşmasında “Asrın felaketinin üzerinden 2 ay geçti. Depremin ilk olduğu andan itibaren bizler sigortacılar olarak sürekli sahadaydık. Öncelikle insani yardımlar anlamında ‘nereye, ne kadar yardımımız olabilir?’ şeklinde başlayan faaliyetlerimizde şimdi de sigortacılıkla ilgili görevlerimizi yerine getiriyoruz. Özellikle hasar ödemelerinde depremzede sigortalılarımızı mağdur etmemek için bütün süreçlerimizi hızlandırdık. 11 ili etkileyen, 13.5 milyon vatandaşımızın yaşadığı bir bölgede meydana gelmiş ve örneği olmayan bir depremlerle karşı karşıyayız. Sigortacılık açısından değerlendirirsek deprem bölgesinde maalesef sigortalılık oranımız düşük. Aslında Türkiye geneli için de yeterli değil” dedi.

ÖDEME HIZINDA DÜNYA REKORU

Sigorta sektörünün son yıllarda reel anlamda büyüdüğüne dikkat çeken Benli, “Ama bu büyüme bizim gibi bir ülke için çok yetersiz. Deprem bölgesinde sigorta sektörünün üzerinde kalan hasarın 76 milyar lira olduğunu söyleyebiliriz. Yani sigorta sektörü sigortalılara 76 milyar lira toplamda ödeme yapacak. Şu ana kadar da 6 milyar lirayı geçmiş durumdayız. Haziran sonu itibariyle de tüm hasar işlemlerinin yüzde 95 oranında biteceğini öngörüyoruz. Bireysel sigortalar daha çabuk bitecek. Ticari sigortalar için poliçelerin özellikleri dolayısıyla bazı mutabakatların tamamlanması uzun sürebiliyor. Ancak yüzde 95 oranında bitireceğimizi söyleyebilirim. Ödeme hızında bu bir dünya rekorudur. Şu ana kadar dosya sayısı 70 bin adede yaklaştı. Bunun yarısı bitmiş durumda” diye konuştu.

“KENDİ DERSLERİMİZİ ALIYORUZ”

Türkiye Sigorta Genel Müdürü de olan Atilla Benli, “Kasko’ya baktığımız zaman yüzde 17'lik bir sigortalı oranı var. Bu oran konutta yüzde 20, ticarilerde ise yüzde 25. Ancak sorunumuz sadece sigortalılık oranı değil. Özellikle ticari ve sinai poliçelerde, doğru risk analizi yapılmadan paket halinde düzenlenmiş poliçeler var. Şimdi risk gerçekleştiğinde maalesef riski karşılayan teminatlar alınmadığı için de sahada zorluklarla karşılaşıyoruz. Biz de bu deprem döneminde kendi derslerimizi alıyoruz. Elimizden geleni yapmaya çalışıyoruz. Biliyorsunuz ‘sigorta kıymet bilmektir’ diyoruz. Varlığımızın değerini kaybettikten sonra anlıyoruz. Kaybetmeden önce bunu vatandaşımıza ve sanayicimize anlatmakta zorlanıyoruz. Risk gerçekleştikten sonra ‘Şu da olsaydı, bu da olsaydı’ gibi tartışma içerisine giriyoruz” şeklinde açıklama yaptı.

“TEK SIKINTIMIZ AZ SİGORTALILIK”

“Bizim sigorta sektörü olarak ödeyemeyeceğimiz bir hasar yok” diyen Benli, şunları söyledi: “70 milyar lira değil bunun 3-4 katı da olsa bunu rahatlıkla ödeyecek güce sahip bir sektörüz. Bu anlamda hiçbir sıkıntımız yok. Tek sıkıntımız az sigortalılık oranı. Böyle düşünerek vatandaşımıza ve sanayicimize poliçe almanız gerek diyoruz. Poliçe olduktan sonra bizim çözemeyeceğimiz konu yok. Poliçe olmayınca veya eksik poliçe olup yanlış sigorta teminatları ile yaptırılan poliçelerde sonradan risk gerçekleştiğinde sıkıntılar yaşıyoruz. Yine de sigorta sektörü olarak ekonominin tabanını oluşturduğumuzu, finans sektörünün sağlıklı işlemesi için ne kadar önemli olduğumuzu bir kez daha gördük.”

“SİGORTA BİR RİSK TRANSFERİ İŞİ”

TSB Başkan Yardımcısı Uğur Gülen ise “Ülkemizde sigortalılık penetrasyonu çok yüksek değil. Bu bölgemizde de aslında ülkemizin ortalamasına denk bir sigortalılık oranı var. Konutlarda yüzde 20, işyeri sigortalarında biraz daha yüksek. Bu kapsamda iş yeri ve konuta odaklanırsak ‘Bir musibet bin nasihate eş değerdir’ şeklinde bir atasözümüz var. Keşke bu kadar büyük bir musibetle, bu dersleri çıkarmasaydık. Bu depremin sonunda fark ettik ki bundan sonrasına hem sanayici hem de bireysel konut sahibi olarak daha iyi hazırlanmalıyız. Sigorta bir risk transferi işi. Riskin doğru bir şekilde belirlenip doğru riskin doğru bir şekilde transfer edilmesi lazım. Bunu en basitinden iş yerinizin ve konutunuzun sigorta bedeli nedir. İçerisindeki eşyalar ve makinelerin değeri ne kadardır. Bir afet durumunda işin durması halinde ne kadar zamanda ayağa kalkar ve oluşacak kâr kaybı nedir? İşte tüm bunları çok iyi bir şekilde sorgulamamız lazım. Bunun için risk mühendislerimiz ve risk analistlerimiz olduğu kadar acentelerimize, brokerlerimize ve sigorta poliçesi satan bankalarımıza da görev düşüyor” dedi.

“BİRKAÇ TANE ANA SORUN NOKTASI VAR”

Aynı zamanda Aksigorta Genel Müdürü de olan Uğur Gülen, “Eksik sigorta dediğimiz bir sorun var ki bu depremde çok karşımıza çıktı. Sigorta eksik teminatla yapıldığı zaman hasar ödemesi de aynı oranda düşük oluyor. Bu noktada sigortalıların bir hayli şikayetiyle karşılaştık. DASK poliçelerinde gerçek metrekarelerin altında düzenlenen poliçeler gördük. Sigortalılarımız aslında iyi bir ürün aldıklarını düşünürken, tahmin ettiklerinin altında ürünler aldıklarını anladılar. Bu depremin ortaya çıkardığı birkaç tane ana sorun noktası var ki hem Türkiye sigorta Birliği hem de düzenleyici kurum olan SEDDK ile ortak çalışıp gelecekte bu tip sorunlar olmasın diye çaba sarf ediyoruz” diye konuştu.

TÜRKİYE ORTALAMASININ ALTINDA

TSB Yönetim Kurulu Üyesi Ahmet Yaşar da deprem bölgesindeki kasko sigortaları hakkında bilgi verdi. Maher Holding Sigorta Grubu Başkanı da olan Ahmet Yaşar, “Kasko sigortaları diğer ürünlere göre daha bilinen ve özellikle içerikleri yönüyle rayiç bedele eşit olması sebebiyle enflasyona karşı korunan ve eksik sigorta olgusunun olmadığı bir branş. Fakat bölgede şöyle bir talihsizlik var. Türkiye genelinde yüzde 25 olan kaskolu araç oranı bölgede yüzde 17'ler civarında. Toplam 3 milyon 150 bin aracın sadece 439 bini kaskolu. Depremin en çok etki gösterdiği Kahramanmaraş ve Hatay'da bu oran daha da düşüyor. Gaziantep ve Adana nispeten sigortalılık oranının daha yüksek olduğu illerimiz. Sigorta sektörünün toplamda ödeyeceği 70 milyar liralık hasar içerisinde kasko payının 5 milyar lira olduğunu söyleyebiliriz. Sigorta şirketleri şu ana kadar da 600 milyon lira gibi bir rakamı ödemiş durumda” dedi.

“KEŞKE HEPSİ SİGORTALI OLSA”

Yaşar, “Sigortalılık oranının düşük olması kötü. Daha çok bireysel araçlarda hasar meydana gelmiş durumda. Buradan şunu da gözlemledik. Depremden zarar görmeyen araçlar da yolların kapalı olması sebebiyle iş makineleri tarafından kaldırılırken zarar gördü. Depremin hemen sonrasında yaşadığımız seller de var. Dolayısıyla hasarın nereden ve nasıl geleceği belli değil. Sonuçta bütün bunlar bizim varlıklarımız. Keşke bunların hepsi sigortalı olsa da sigorta sektörü olarak bunları hızlıca tazmin etseydik. Ülkemizin kaynaklarını hep birlikte koruyabilseydik. Trafik sigortası da bu noktada çok soruluyor. Depremle trafik sigortasının bir alakası yok. Deprem hasarı, trafik sigortası üzerinden karşılanmaz. Deprem zararı ancak kasko sigortaları üzerinden karşılanabilir” diye konuştu.

“BAĞIMSIZ HAYAT SİGORTALARI ARTMALI

TSB Yönetim Kurulu Üyesi ve BNP Paribas Cardif CEO'su Cemal Kişmir de deprem bölgesindeki hayat sigortaları konusunda bilgi aktardı. Hayat sigortaları açısından da bölgedeki durumun diğer sigortalılardan farklı olmadığını vurgulayan Kişmir, “Sadece banka kredilerine yönelik hayat sigortaları bir adım daha öne geçiyor. Bölgedeki nüfusa 13.5 milyon dediğimizde ve bunun %50'sinin sigortalanabilir olduğunu düşündüğümüzde şu andaki rakam 1.7 milyon. Yani hayat sigortasındaki oran yüzde 25. Aslında bu oran diğer branşlara göre olumlu fakat bir o kadar da gidilecek çok yol var. Çünkü banka sigortacılığını çıkardığınızda buradaki oran yüzde 80’e geriliyor. Banka sigortaları çok önemli. Fakat bizlerin bağımsız hayat sigortalarını arttırmamız gerekiyor” dedi.

Kişmir, “Deprem bölgesinde 3 milyon 800 bin adet hayat olan poliçesi var. Bunların yüzde 80’i banka bağlantılı. Sektör yaklaşık 300 milyar liralık bir teminat vermiş. Hasar anlamında 27 bin başvuru var. Sigorta sektörü 500 milyar liralık ödeme yapacak bunun 300 milyar lirasını zaten ödedik. Gerisi bizim muallak dediğimiz ödeme süresi içerisinde yer alıyor. Banka sigortacılığı burada önemli bir görev gördü. Ancak bankacılık dışındaki hayat sigortacılığını arttırmamız gerekiyor” diye konuştu.

Unico Sigorta acenteleri ile Mısır turunda buluştu Unico Sigorta acenteleri ile Mısır turunda buluştu

“BES DESTEK OLACAKTIR”

TSB Başkan Yardımcısı Taylan Türkölmez de “Deprem bölgesinde Otomatik Katılım Sistemi (OKS) ve Bireysel Emeklilik Sistemi’nde (BES) toplamda 1 milyon 300 bin katılımcı var. Şu anda 30 milyar TL’ye yakın bir fon büyüklüğünden bahsediyoruz. Ama deprem bölgesinin nüfusu 13.5 milyon. Türkiye genelinde BES ve OKS katılımı toplam 14 milyon ve 450 milyar TL’ye yakın bir fon büyüklüğü var. Dolayısıyla deprem bölgesini Türkiye geneli ile orantıladığımızda deprem bölgesi yüzde 10’un altında kalıyor. Çok daha fazla gidecek yolumuz var. Böyle bir afet meydana geldiğinde BES’te birikmiş tasarruflarınız size destek olarak işsevsellik kazanacaktır. Penetrasyon düşük olduğunda bu işlevselliği sağlamamış oluyorsunuz. Elimizde şöyle bir veri var. Bu bölgenin BES’ten ayrılma oranı Türkiye’nin çok çok altında. Bu bölgede BES yaptıranlar, ben bunu bozdurup da kullanayım dememiş. Bu bölgenin ve bu vatandaşların tekrar kalkınabilmesi ve iş hayatına tekrar dönebilmesi için çok daha fazla çaba sarf etmemiz gerekiyor” dedi.

ŞUBAT’TA ARTTI, MART’TA DURDU

Allianz Yaşam ve Emeklilik Yönetim Kururlu Başkanı da olan Taylan Türkölmez, “Şubat ayında bir anda vatandaşlarımızın DASK poliçesini yöneldiğini gördük. Vatandaşlarımızın ‘Benim de DASK’ım yokmuş. En azından onu yapayım” dediğini ve konut poliçelerinin arttığını gözlemledik. Ama Mart ayı itibariyle bu devam etmiyor. Bunu yalnızca vatandaşa yüklememek gerekiyor. Sigorta bilincini oluşturmak adına TSB olarak bize, bütün kamu kurumlarına ve bence ülke anlamında çok büyük bir yolculuğa çıkmamız gerekiyor” şeklinde açıklama yaptı.Programın son bölümünde ise Gazeteci Noyan Doğan, “Deprem sonrasında sigortalanma oranlarında bir artış olup olmadığı” yününde bir soru yöneltti. TSB Başkanı Atilla Benli ve diğer katılımcılar bu soruya “3-5 puan artış olsa da bunun yeterli görülemeyeceğini” beyan etti.

Sigortacılar, sigorta bilinirliğini artırma noktasında sigortacılığın ilkokul birden itibaren ders olarak okutulması gerektiğini vurguladı. Sigorta yöneticileri ayrıca sigorta için topyekûn bir sigorta seferberliğinin başlatılması gerektiğinin de özellikle altını çizdiler.

Editör: Yaren Akkuş